top of page

Demokrasi kültürü nasıl gelişir?


Toplumların belli bir kültüre adapte olması, onu benimseyip nesiller boyu aktarması uzun bir süreçtir.

Kültür tanım itibarı ile bir birikimi gerektirir. Var olanın üzerine ilave edilecek değerler ile uzun vadede bir kültürden söz edilebilir. Siyasal kültür de demokrasi kültürü de buna benzer bir sürece muhtaçtır. Toplumların siyasal sistemlerin işleyişindeki aksaklıkların, temsil sorunu, demokratik sistemin kesintiye uğraması, diktatörlük eğilimleri ve bunların toplumsal destek bulması yine siyasal kültürün sorunları arasında sayılır.

Türkiye'nin bu mevzuda karnesi pek parlak olmadığı gibi bunun düzelmesi yolunda da ümit veren bir hareket de gözlenmiyor. Birçok alanda olduğu gibi profesyonel bir yapılanma ile düzene sokulabilecek en azından meyveleri çok uzun zaman sonra alınsa bile sistematik bir demokrasi kültürü eğitimi sürecinin başlaması gerekmektedir. Birey liderlerini ve temsilcilerini nasıl seçer, temsilcilerden ne beklenir, vatandaşın görev ve hakları nelerdir gibi konularda oldukça cahil olduğumuz yadsınamaz bir gerçektir. Liderin liyakate değil karizmatik kişiliğine göre seçilebildiği, dürüstlüğün değil söylem ve hitabetin prim yaptığı, kişisel ve indi özelliklerin profesyonelliğin önüne geçtiği bir toplumun siyasal krizler yaşaması, bu krizlerden kurtulmanın da yine el yordamı ile ve büyük enerji kaybı ile ancak mümkün olabildiği siyasal yapı sağlıklı bir zemine oturmamıştır.

DEMOKRASİ VE VATANDAŞLIK EĞİTİMİ

Özellikle kitlelerin siyasal bilince kavuşması adına siyasi partilere büyük görev düşüyor. Kadın kolları, gençlik kolları gibi tetikçilikten ve partinin ayak işlerini yürütmeden başka işe yaramayan arkaik yapılanmalar yerine demokrasi kültürünü yerleştirmeye yönelik ciddi yapılanmalara gitmeleri gerekiyor. Bu yapı bütün partiler için hem seçmenlerini demokratik kültürle tanıştırma hem de eğitimini vereceği değerlerle kendilerini bağlamaları açısından önemlidir. Partiler seçmenlerine genel anlamda devletten ve siyasetten özelde de seçmeni olduğu partiden neler beklemeleri gerektiğinin eğitimini vermeleri gerekiyor. Genç yaşta bu bilince sahip olacak bir seçmen hem bilinçli bir tercihte bulunma imkânına hem de seçmeni olduğu partiyi denetleme imkânına sahip olacaktır. Bu şekilde siyasi kültür bir zaman sonra artık geniş kitlelerce benimsenmiş ve ne istediğini bilen bir toplumsal yapıya sahip olmuş oluruz.

Siyasi partilerden başka gönüllü kuruluşlar, vakıflar, enstitüler de tarafsız olarak bu hizmetleri sunabilirler. Tarafsız kuruluşların vereceği demokrasi ve vatandaşlık eğitimi ciddiye alındığı takdirde bilinçlenmenin temellerini oluşturabilir.

20. yüzyılın ilk yarısında ciddi bir diktatörlük tecrübesi yaşamış Almanya'da bu sorunun aşılması için özellikle siyasi partilerin desteklediği vakıflar Alman siyasal sisteminin demokratikleşmesinde önemli rol oynamışlardır. Sivil toplumun demokratikleşmesinde önemli rol oynayan bu vakıflar, Türkiye'de farklı nedenlerle anılsa da Almanya'nın demokratikleşmesi ve demokratik kültürün yerleşmesi için önemli rol oynamaktadırlar. Farklı siyasi düşüncelerin farklı vakıflarla temsil edildiği bu yapılanmada kendilerince önemli olan değerlerle birlikte demokratik değerlerin de yerleşmesi için çalışmalarda bulunuyorlar. Demokratik değerlerin ülke dışında da yerleşmesi adına değişik ülkelerdeki yapılanmaları farklı tepkilere neden olsa da Almanya içindeki faaliyetleri görmezden gelinemez önemde büyük etkiye sahiptir.

BİR MODEL OLARAK ALMAN SİYASAL KÜLTÜRÜ

Almanya siyasal yelpazesinin farklı eğilimlerini temsil eden altı siyasal vakıf bulunmaktadır. Bunlar Sosyal Demokrat Parti'ye yakın olan Friedrich-Ebert vakfı 1925 yılında kurulmuştur. Hıristiyan Demokrat Parti'ye yakın olan Konrad Adenaeur vakfı 1956 yılında, Yeşiller partisi ile ilişkili Heinrich-Böll vakfı 1996 yılında, Liberal partiye yakın Friedrich-Neumann vakfı 1958 yılında, Hıristiyan Sosyal Birliği ile ilişkili Hans-Seidel vakfı 1966 yılında, Sosyalist partiye yakın Rosa Lüxemburg vakfı ise 1990 yılında kurulmuştu.

Kendi siyasi eğilimleri doğrultusunda demokratik değerleri, sosyal adalet ve refaha dayalı siyasal kültürü yerleştirmek amacı ile gençler başta olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yönelik eğitim, proje ve araştırma desteği gibi alanlarda hizmetler veren bu vakıflar, Alman siyasal kültürünün oluşmasında önemli bir rol oynamaktadırlar.

Bu örnekten yola çıkarak siyasal ve demokratik kültürün oldukça zayıf olduğu ülkemizde bu ve benzeri eğitimler verecek müesseselere ihtiyaç vardır. Benzeri eğitim, seminer, konferans, rapor ve yayınları ile önemli bir boşluğu dolduran İstanbul Enstitüsü'nün bağımsız bir kuruluş olarak böylesi bir misyonu üstlenmesi ülkemizdeki bu alandaki ihtiyacı gidermek için öncü olabilir. Diğer siyasal hareketler de zamanla benzer eğitimlerle kendi seçmen kitlelerini demokratik sistemle tanıştırıp bu kültürün bir parçası olmaları için çalışmalarına da ilham verebilir.


Featured Posts
Recent Posts
Archive
Search By Tags
No tags yet.
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page